TĀĞUT KAVRAMININ ANLAMI HAKKINDA RiSALE

TĀĞUT KAVRAMININ ANLAMI HAKKINDA RiSALE

MUHAMMED iBN ABDULVAHĀB
Ey Müslüman!) Allahu Teala sana rahmet etsin, bil ki Allah'ın ademoğluna yüklediği ilk
görev tâğutu tekfir etmek ve Allah'a iman etmektir. Bunun delili Allahu Teala'nın şu
sözüdür:
 
وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَسُولًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَ
 
 
Andolsun, biz her ümmete: «Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının» (diye tebliğ etmesi için) bir peygamber gönderdik. [Nahl 36]

Tâğut nasıl inkar edilir?

Allah'tan başkasına kulluk etmenin batıllığından şüphe duymamalısın, Allah’tan başka hiç kimseye tabi olmamalısın, başkasına kulluk yapmaktan uzak durmalısın ve Allah'tan başkasına tabi olan insanları tekfir edip onlara düşmanlık göstermelisin.
 
Allah'a iman etmek ne anlama gelir?

Allah'tan başka hiç kimsenin kulluk ve itaate layık olmadığından emin olmalısın; ibadetin her çeşidini sadece Allah'a yöneltmelisin; Allah'tan başkasına kulluk ve itaati reddetmelisin; Allah'tan başkasına kulluk etmeyen ihlas ehline karşı sevgi besleyip onları desteklemelisin, bunun yanında şirk ehline de buğz edip onlara düşmanlık göstermelisin.
İşte bu Millet-i İbrahim'dir (İbrahim (as)'ın dini). Ancak kendini bilmeyen bir sefih ondan yüz çevirir. Allah bizlere Ibrahim (as)'ı uyulması gereken güzel bir örnek olarak tanıtmıştır:
 
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ
 
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kendi kavimlerine demişlerdi ki: «Biz, sizlerden ve Allah'ın dışında tapmakta olduklarınızdan gerçekten uzağız. Sizi (artık) tanımayıp inkâr ettik. Sizinle aramızda, siz Allah'a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir kin baş göstermiştir.» [Mumtehine 4]
 
Ve tâğut kelimesi kendi rızası dahilinde Allah'ın dışında kendisine ibadet ve kulluk edilen, kendisine tapınılan, Allah ve Rasul'ü (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gösterilmesi gereken itaate aykırı olacak şekilde kendisine tabi olunan veya itaat edilen herşeyi içine alır.

Tâğut'un bir çok çeşidi vardır, fakat başları beş taneden oluşur:

Birincisi:

Allah'tan başkasına kulluk etmeye çağıran şeytan. Ve bunun delili Allahu Teala'nın şu
sözüdür:
 
أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ
 
Ey Adem oğulları, ben size and vermedim mi ki: «Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için
apaçık bir düşmandır» [Yâ Sin 60]
 
İkincisi:

Allah'ın kanunlarını değiştiren zalim yönetici. Ve bunun delili Allahu Teala'nın şu sözüdür:
 
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَعِيدًا
 
Sana indirilene ve senden önce indirilene îmân ettiklerini öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu tekfir etmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar uzak bir sapıklığa düşürmek ister. [Nisâ 60]
 
Üçüncüsü:

Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmeden kişi. Ve bunun delili Allahu Teala'nın şu sözüdür:
 
وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ
 
Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin tâ kendileridir. [Mâide 44]

Dördüncüsü:

Allah'ın yanında kendisinin de gayb hakkında bilgi sahibi olduğunu iddia eden kişi. Ve bunun delili Allahu Teala'nın şu sözüdür:
 
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَىٰ غَيْبِهِ أَحَدًا إِلَّا مَنِ ارْتَضَىٰ مِنْ رَسُولٍ
 
O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. Ancak bildirmek istediği peygamberler müstesna. [Cinn 26-27]

Allahu Teala yine şöyle buyurur:
 
وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا هُوَ ۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ ۚ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ إِلَّا يَعْلَمُهَا وَلَا حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الْأَرْضِ وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ
 
Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın. [En'âm 59]

Beşincisi:

Allah'ın yanında kendisine de ibadet edilen ve bu durumdan razı olan kişi. Ve bunun delili Allahu Teala'nın şu sözüdür:
 
وَمَنْ يَقُلْ مِنْهُمْ إِنِّي إِلَٰهٌ مِنْ دُونِهِ فَذَٰلِكَ نَجْزِيهِ جَهَنَّمَ ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي الظَّالِمِينَ
 
İçlerinden her kim, “Allah’tan başka ben de şüphesiz bir ilâhım” derse, böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız. [Enbiyâ 29]

Ve bil ki,

insan tağut'a karşı küfrü gerçekleştirmediği sürece kesinlikle Allah'a iman etmiş sayılmaz.
Ve bunun delili Allahu Teala'nın şu sözüdür:
 
لَا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ ۖ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ ۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ لَا انْفِصَامَ لَهَا ۗ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
 
“Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. Artık kim tâğutu inkâr edip Allah'a îmân ederse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitendir, bilendir.” [Bakara 256]
 
'Doğruluk' (rüşd) Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hayat tarzı ve yoludur (dîn).

'Sapıklık' Ebu Cehil'in dînidir.

'Kopmak bilmeyen sağlam kulp' şehadet kelimesi Lâ ilâhe ill'Allah 'tır.

Yani Allah'tan başka hakkıyla kulluğa ve ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Bu şehadet kelimesi kendi içinde bir red ve bir de kabul barındırır. Allah'tan başkasına yapılan kulluk ve ibadetin her türlüsünü reddeder, aynı zamanda kulluk ve ibadetin her türlüsünün -bütün ortaklardan beri olarak- yalnızca Allah'a yapılması gerektiğini kabul eder.